Page 38 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 38

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        den kaçınma yasağı (Verbot der Rechtsverweigerung), ehemmiyet arz
                            2
                        eder.  Yargısal kararı, kanunda zaten mevcut olan bir içeriğin telaffu-
                        zuna indirgemek, yargılamanın sadece somut olayı açıklığa kavuştur-
                        maya  hizmet  eden  bir  süreç  olduğu,  buna  karşın  hukuki  bilginin
                        (Rechtserkenntnis)  gerçek  anlamda  ortaya  konulmasında  hiçbir  rol
                        oynamadığı anlamına gelecektir. Bu süreç, monolojik olarak hâkimin
                        kafasında  gerçekleşecektir.  Mahkemenin  yargılamanın  kamusal  ala-
                        nından çıkıp müzakere odasına dönüşmesi, ancak müteakip bir gerek-
                        çe ile anlaşılabilir kılınabilen hukuki bilginin bu gizemli alanını sem-
                        bolize eder. Bu anlayışa göre hâkimin bağları anlamsal niteliktedir ve
                        iç monologda kanun metninin standardından elde edilir (bkz. aşağıda
                        A.).
                                                                          *
                            Öte yandan, davaya bakmaktan kaçınma yasağı  (Verbot der Jus-
                        tizverweigerung) soyut ve müphem bir metin olarak kanunun sustuğu,
                        diğer bir bir ifadeyle kanunun normatif olarak yetersiz kaldığı durum-
                        larda dâhi hâkimi karar vermeye zorlar. Hukuk sisteminin ayırt edici
                        özelliği,  mahkeme  kararlarının  zorunlu  olarak  uygulanabilmesinde
                        görünür ve “mahkemelerin karar vermekten imtina etmeleri mümkün
                        değildir” (bu  durum  onların  sistemdeki  merkezi  önemini  haklı  çıka-
                           3
                        rır).  Bu da hâkimi monolojik bilgiden (Erkenntnis) çıkarıp kamusal
                        tartışma alanına iter. Kanunun ne dediği konusundaki ihtilaf, özgür bir
                        yargısal  kanaat  (Überzeugungsbildung)  olarak  sözlü  yargılamada  te-
                        cessüm  eden  bir  kararı  gerektirir.  Gerekçe,  böylelikle  yargılamada
                        ileri sürülen hususlarla ilişkilendirilir ve daha iyi argümanların gerçek-
                        ten tercih edilip edilmediğinin denetimini mümkün kılar. Burada, yar-
                        gısal bağları (richterliche Bindung) pragmatik olarak yorumlayan usu-


                        2    Seibert, Zeichen, Prozesse, 1996, s. 48 vd.
                        *    Çevirmen  notu:  Hâkimin  hukuku  uygulamaktan  imtina  edememesi  olarak  da
                            ifade  edilebilecek  ilke,  hâkimin  yargılamayı  tamamlamak,  hukuka  uygun  bir
                            şekilde hüküm vermekle yükümlü olduğunu ifade etmektedir. Hâkim bu göre-
                            vini savsaklayamaz ve bundan imtina edemez.
                        3    Luhmann, Das Recht der Gesellschaft, 1993, s. 364.

                        36
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43