Page 182 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 182

4.4 Hukuki Muhakeme Neden Rasyonel Olmalıdır?                       163

                         yerindeyse, doğrunun tersine çevrilmiş hâli olarak düşünülebilir. Kuramsal bir önerme
                         olan  p,  ancak  ve  ancak  eğer  p  olgusal  gerçekleri  belirli  bir  biçimde  tanımlıyorsa  ve
                         olgusal gerçekler de p’nin onları tanımladığı gibiyse doğrudur. Sonuç olarak, kuramsal
                         bir önerme olgusal gerçeklere karşılık gelmiyorsa, yanlıştır.
                            Mevcut bağlamda, olgusal gerçekler ile “doğruluk etmenleri” arasındaki ilişkiyi göz ardı ediyo-
                            rum; karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 4.2.4.
                         Norm belirleyen bir ifade ile bu ifadenin nitelendirdiği eylemler, olaylar vb. arasında, ters
                         bir ilişki vardır. Norm belirleyen ifadeler, doğru veya yanlış olarak nitelendirilmez. Aksi-
                         ne, norm belirleyen bir ifade, bazı eylemleri, olayları vb., örneğin söz konusu norma uy-
                         gun olduğu veya bu normlu ihlal ettiği şeklinde nitelendirir. Şimdi kişi, bu nitelemeyi,
                         belki de bir normlar mantığının temeli olarak kullanabilir. Örneğin n 1 ve n 2 şeklindeki iki
                         norm belirleyen ifadenin; n 2 tarafından nitelendirilen her bir eylemin vb. n 1 tarafından da
                         aynı şekilde nitelendirileceği bir anlama sahip olduğunu varsayalım. Bu durumda, n 1’in
                         n 2’yi  gerektirdiğini  varsaymak  akla  yatkındır  (karşılaştırma  için:  Peczenik  1967,  133;
                         1968, 119 ve 1969, 46 ve devamı; = 1970 sayfa. 31, 11 ve 60 ve devamı).
                            Benzer şekilde, genellikle normlar alanında “eğer... o zaman” mantıksal bağlacı ta-
                         nımlanabilir. Bu durumda, kuramsal önermeler alanında karşılık gelen tanımlara önemli
                         ölçüde benzer bir şekilde, “değil”, “ve” vb. diğer mantıksal bağlaçlar da tanımlanabilir.
                            Ancak  benzerlik  sınırlıdır.  Kuramsal  önermeler  alanında,  gereklilikler  bakımından
                         yalnızca bir nitelendirme türü konuyla alakalıdır: Önermeler, doğru ya da yanlış olarak
                         nitelenir. Bir kuramsal önerme (p) ve bir diğer kuramsal önerme (q), doğruluk etmenleri
                         tarafından q yanlış iken aynı anda p’nin doğru olamayacağı şekilde nitelendiriliyorsa, p,
                         q’yu gerektirir. Norm belirleyen ifadeler alanında ise, iki tür nitelendirme söz konusu-
                         dur. Kişi, p’nin emredilen vb. şeklinde nitelediği eylemleri vb., q’nun bu şekilde nite-
                         lendirdikleriyle  karşılaştırır;  ancak  bu  karşılaştırmanın  amacı,  p  ile  q  arasında,  p’nin
                         geçerli, doğru, haklı vb. olarak nitelendirilmesi durumunda q’nun da bu şekilde nitelen-
                         dirildiği bir ilişki kurmaktır.
                            Mantık dışı olan “zorunlu” görüşünün aleyhindeki bir başka önemli neden, mantıksal
                         açıdan imkânsız olanı (örneğin “B’nin H’yi yapması zorunludur ve B’nin H’yi yapması
                         zorunlu  değildir)  yapmaya  yönelik  ahlaki  bir  yükümlülüğe  imkân  tanımasıdır.  “Hiç
                         kimse  imkânsız  olanı  yapmaya  yönelik  (sadece  ilk  bakışa  dayalı  değil)  her  yönüyle
                         düşünülmüş bir yükümlülüğe sahip değildir” ön doğrusu, “ahlaki zorunluluk” fikriyle,
                         hem B’nin her yönüyle düşünüldüğünde H’yi yapmak zorunda olduğunu hem de her
                         yönüyle  düşünüldüğünde  H’yi  yapmak  zorunda  olmadığını  içtenlikle  iddia  etmenin
                         kavramsal bakımdan garip ve anormal olacağı şekilde bağlantılıdır.
                            Kavramsal bir anormallik yaratılmak istenmiyorsa, imkânsız olanı yapma yönünde
                         her yönüyle düşünülmüş bir yükümlülüğe sahip olunduğu sonucuna ulaştıran görüşler
                         benimsenmemelidir.
                            Elbette, ahlaki veya hukuki bir açmaz akla gelebilir. B’nin köpeğini önce C’ye sonra
                         da D’ye sattığını varsayalım. Köpeği hem C’ye vermek zorundadır hem de C’ye vermek
                         zorunda değildir (D’ye vermek zorundadır). Ne yaparsa yapsın, ahlaki yükümlülüğünü
                         ihlal etmektedir. Ancak bu ahlaki yükümlülük, yalnızca ilk bakışa dayalı bir yükümlü-
                         lüktür. B şimdi ilk bakışa dayalı yükümlülüklerini tartmalı ve dengelemeli ve her yö-
                         nüyle düşünüldüğünde köpeği C’ye vermek zorunda olup olmadığı konusunda nihai bir
   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186   187