Page 301 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 301
Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları
söz, “ifadeye karşı ifade” sapasağlam durmaz mı? Bu yüzleşme, sanığın
böyle bir suça karşı tutumu ve söz konusu olayı çevreleyen koşullar ışığında
olayların versiyonlarını ortaya koyan uzun bir olay dizisinin sonunda gerçek-
leşir. Hâkim özetleyerek tekrarlar: “Öyleyse-. Doğru, Bay M., siz (şöyle)
diyorsunuz: ‘Ben- saati almadım, ben arkadaşlarımdan - çalmam, başka
kimseden de (bir şey) çalmam. Yemin ederim.’ Fakat başkası tarafından
çalındıktan sonra saati devralma konusunda hiçbir tereddütünüz olmadı.” Ve
sanık vurgulayarak itiraz etti: “Evet, eğer- saatin L.’de o kişi tarafından ça-
lındığını bilseydim kesinlikle almazdım. Kesinlikle hayır! Öyleyse o da - Ä-
o da şöyle söyleyebilirdi: ‘Al işte! On Mark.’ Öyle olsaydı kesinlikle almaz-
dım. Kesinlikle hayır!” Peki, sanık her ne olursa olsun çalıntı eşyadan uzak
duracak mıydı? Pek mümkün değil. Buna karşın sanığın olay örgüsüne yöne-
367
lik üçüncü itirazı yapan hâkim , bir kez daha sanığa karşı çıkar: “O halde
size inanmıyorum.” Bu, sanığın gözünde elbette herhangi bir dayanaktan
yoksun bir tutumdur. Zira tıpkı kendi açısından, hâkimin şüphesine karşı
kategorik olarak basit açıklamalarla ve ısrarla beyan ettiği gibi, söyledikleri
saf gerçeklerden başka bir şey değildir: “Fakat bu şekilde oldu.”
Kendi iddiası uyarınca, yargılama sürecindeki her şey, aynı za-
manda “adil bir karar” için temel oluşturan “hakikatin bulunmasına”
“hizmet eder”. Fakat az evvel sanığın somut olaya ilişkin ifadesinden
alıntı yapılan küçük bir kesit, bu hakikatle birlikte yalnızca, Pierre
Bourdieu tarafından da tanımlandığı şekliyle, bir yankı uyandırabile-
ceğini ortaya koymaktadır. “Eğer (ortada) bir hakikat varsa, bu da bu
hakikatin, tartışmanın konusu olduğudur.” 368 Katılanların olaylara dair
kendi versiyonlarını ileri sürdükleri ve birbirleriyle yüzleştikleri tüm
Çevirmen notu: Metnin orijinalinde “Kameraden” kelimesi kullanılmıştır. Bu
kelimenin tam olarak anlamı oda arkadaşıdır. Metindeki somut olayda ise kişi-
nin tutuklu olduğu sırada aynı koğuşta kalan arkadaşı kastedilmektedir.
367 Bu konuya ilişkin bkz. Hoffmann, Kommunikation vor Gericht, 1983, s. 182
vd.
368 Bourdieu, Leçon sur la leçon, in: Bourdieu, Sozialer Raum und Klasse. Leçon
sur la leçon. Zwei Vorlesungen, 1985, S 47 vd., 60.
299