Page 139 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 139

BAŞLICA PRATİK SÖYLEM TEORİLERİ

                            (B)’den (W)’ye olan geçişin, (W)’nin (B) ile birlikte takip ettiği bir
                        (W’) kuralı şart koşulabildiği sürece her durumda kabul edileceği yuka-
                                        350
                        rıda gösterilmişti.  Ancak bu hemen, (W’)’nin gerekçelendirilip gerek-
                        çelendirilemeyeceği ya da nasıl gerekçelendirilebileceği sorusunu gün-
                        deme getirmektedir. Bu soru, Habermas’ın, (B)’den (W)’ye geçişin uz-
                        laşmayı sağlama gücünü nereden alabileceği sorusuyla uyumludur. Bu
                        soru, Stevenson tarafından daha önce tartışılan, bir G nedeninin normatif
                        bir N ifadesiyle ilişkisi sorusuna benzer: G’den N’ye geçerli olan ve ge-
                        çerli olmayan geçişler diye bir şey var mıdır, yoksa böyle bir geçişi kabul
                        etmeyi istemek yalnızca ilgili kişinin psikolojik durumuna, sosyal konu-
                        muna veya kültürel aidiyetine mi bağlıdır? Eğer ikincisi doğruysa, G’den
                        N’ye geçme isteği en iyi ihtimalle açıklanabilir, ama meşrulaştırılamaz.
                        Bu durumda, rasyonel bir söylem teorisi değil; yalnızca söylemsel araç-
                        ların etkin bir şekilde kullanımına dair bir teori mümkün olacaktır. Bu
                        yüzden, Habermas tarafından verilen nihai bir cevap önemlidir.

                            Habermas’a göre (B)’den (W)’ye olan geçişin uzlaşma sağlama
                        gücü, argümantasyon için kullanılan dil sisteminin uygunluğuyla bağlan-
                        tılıdır. Argümantasyon için kullanılan dil sistemi, hangi deneyim sınıfla-
                        rının argümantasyona destek olacağına karar verecektir. Bu deneyimler,
                        teorik söylemlerde gözlemsel ve araştırma verileriyken, pratik söylem-
                        lerde ihtiyaçların yorumlanmasıdır.

                            “Gösterilen gerekçelendirme dillerinin temel yüklemleri” bilişsel şe-
                        malara dayandıkları için dil sisteminin hangi sınıfların destek olarak ka-
                                                                       351
                        bul edilebilir olduğuna karar vermesi mümkündür.  Habermas, bilişsel
                        şema kavramını Piaget’nin genetik epistemolojisine bağlar. Piaget’ye
                        göre bilişin temel yapıları olan bilişsel şemalar, ne ampirizmde varsayıl-
                        dığı gibi dış dünyanın verili bir düzeninin yansımalarıdır ne de rasyona-
                        lizmde iddia edildiği gibi doğuştan gelen veya genetik olarak sabit olan
                        bir şeydir. Bilişsel şemalar, genetik olarak belirli bir şekilde donatılmış
                        öznelerin, belirli bir şekilde oluşturulmuş bir dünyadaki, gelişim süreçleri

                        350  Bkz. yukarıda S. 108.
                        351   J. Habermas, a.g.e., S. 246.

                                                                                        137
   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144