Page 319 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 319
300 6. Hukukun Kaynakları Doktrini
düşüncelerde, yasa yapma, yasa koyucuya ait münhasır bir alan olarak muhafaza edil-
miştir. Ancak daha sonradan tüm kanunların yorumlamaya ihtiyacı olduğu fark edilmiş-
tir. Almanya’da çok sayıdaki küçük, merkezi eyalette ortak olarak uygulanan Anglo-
Sakson hukukuna da ihtiyaç duyulmuştur. Böylelikle doktrin 19. yüzyılda geri gelmiş-
tir. C. F. von Savigny gibi büyük bilim insanları bu dönemde Alman hukukunun gelişi-
mini etkilemiştir. Roma hukukunun incelikleri üzerine inşa edilmiş Alman Pandekt
hukuk bilimi (Pandektenwissenschaft), benzersiz düzeyde yüksek bir seviyeye ulaşarak
medeni hukukun nihai olarak kanun hâline getirilmesi sürecini (1896 tarihli Alman
Medeni Kanunu - BGB) etkilemiş ve Almanya sınırları dışında dahi son derece etkili
olmuştur.
Doktrin, 19. yüzyılın sonunda İsveç’te güçlü bir konuma sahip olmuştur (karşılaş-
tırma için: Sundberg 1978, 177-186.) Hatta bir profesör, yargısal uygulamada yasa
yapmanın uygulamalı doktrinden başka bir şey olmadığını ifade etmiştir (a.g.e., 185).
Kuşkusuz bu çok abartılı bir ifadedir. Ancak böyle bir görüşün ciddi bir şekilde değer-
lendirmeye alınabilecek olması da anlamlıydı.
Günümüz İsveçi’nde, bazı hukukçular doktrinin rolünün önemli ölçüde azalması ris-
kinden endişe etmektedirler (karşılaştırma için: Sundberg 1978, 262 ve devamı). Ancak
hukukun çeşitli alanları arasındaki farklılıklara dikkat edilmesi gereklidir. Hukuki ya-
zım, örneğin uluslararası özel hukukta büyük bir etkiye sahiptir. Uluslararası kamu
hukukunda da hukukun tanınmış bir kaynağı olarak net bir konuma sahiptir; karşılaş-
tırma için: Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün 38. maddesi.
Aşağıdaki etkenler, doktrinin üst düzey bir konumda bulunma olasılığını artırmakta-
dır.
1. Karar vericiler rasyonel muhakemeye ne kadar fazla itibar ederlerse doktrinin rolü de
o kadar büyük olur.
2. Yasama değişikliklerinin hızı ne kadar düşük olursa hukukçuların kanunların anlam-
landırılmasına yönelik açıklamaları, kılavuzları ve diğer yardımcı araçları hazırla-
mak için yeterli zamana sahip olma şansı o kadar yüksek olur.
3. Kanun hükümlerinin, emsal kararların ve hazırlık belgeleri ile hukukun diğer kay-
nakları içerisindeki açıklamaların sayısı ne kadar fazlaysa bunların sistematize edil-
mesi ve hukuki yazımda yorumlanması ihtiyacı o kadar fazladır.
4. Hukukun diğer kaynaklarının değişmezlik ve tutarlılık derecesi ne kadar düşükse
literatürden destek alma ihtiyacı o kadar fazladır.
Biraz abartılı konuşma riskini göze alırsak şunlar söylenebilir. Uyumsuz olan iki eği-
lim arasında bir gerilim söz konusudur.
1. Çağdaş İsveçli karar vericiler, rasyonel muhakemeye özellikle büyük bir itibar gös-
termemektedirler. Bazı siyasetçiler, sıklıkla, duyguları manipüle etmenin insanları
etkilemede rasyonel muhakemeden daha etkin bir yol olduğunu düşünürler. Ayrıca
bireysel bir yazarın bilimsel görüşlerinden çok “ekip çalışmasına” yani kanunların
yasama komiteleri, çeşitli kuruluşlar ve hükûmet organları vb. tarafından önerilen
anlamlandırılmasına güvenme eğilimi söz konusudur. Bunun nedeni, çeşitli ekiplerin
elinin altında bireysel akademisyenlere göre daha fazla çalışma kaynağı bulunması
olabilir. Diğer taraftan, bunun nedeni hukuk araştırmacılarının zor hukuki sorulara