Page 262 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 262

5.8 Hukukta Olgular ve Değerler                                     243

                                              bu sisteme dâhil olan diğer davranış normlarına da genel olarak bu
                                              şekilde uyulur; çoğu, en azından sistematik olarak ihlal edilmezler.
                                              Bu sisteme ait olan bazı önemli davranış normlarına, her zaman veya
                                              neredeyse her zaman, yetkililerin uygulamalarında uyulur; böylelikle
                                              yetkililer,  bu  normları,  başkalarının  eylemlerini  etkileyecek  şekilde
                                              uygularlar.  Yetkililerden  bazıları  (örneğin  hâkimler,  savcılar,  polis,
                                              infaz memurları vb.), hukuki olarak yetkilendirilmiş bir gücün uygu-
                                              lanması sürecine katılırlar.
                                              Söz konusu normatif sistemin uygulanması, aşırı derecede bir ızdıra-
                                              ba  neden  olmamaktadır.  Ayrıca,  uygulanması  kayda  değer  sayıda
                                              insanın önemli tercihleriyle aşırı derecede çelişmemektedir.
                         Sonuçlar:            Bu normatif sistemin anayasasına uyulması gereklidir.
                                              Sonuç  olarak,  buna  ait  olan  diğer  normlara  uyulması  gereklidir.
                                              Başka bir deyişle, bu normatif sistem yürürlükteki hukuktur.
                            Bağlama bağlı olarak, bu üç sonucun her birine çeşitli vurgular yapılır. Bu sorunu
                         dikkate almıyorum. Sonuçlar, önerilen öncülden mantıksal olarak çıkmaz. Dolayısıyla
                         öncülden sonuca doğru atılan adım, bir sıçramadır.
                            Yukarıda da belirtildiği üzere, hukukçu, “Bu sistem neden yürürlükteki hukuktur?”
                         ve “Neden buna uyulması gereklidir?” sorularını dikkate almadan, bu sıçramayı kendi-
                         liğinden gerçekleştirir. Yürürlükteki hukuk  olan ve bu nedenle  uyulması  gerekli olan
                         normları  doğrudan  anlama  kapasitesine  sahiptir.  Bazı  basit  olgusal  gerçekler  algılar,
                         yürürlükteki  hukuku  ise  “görür”.  Bir  anlamda,  yürürlükteki  hukuka  ilişkin  sonuçları,
                         hem yürürlükteki hukuktan bahsetmeyen hem de yürürlükteki hukuku ifade etmeyen bir
                         dizi  öncülden,  kendiliğinden  çıkarır.  Hukukçunun  kendiliğinden  yaptığı  bu  çıkarım,
                         hukuka sıçrama olarak adlandırılabilir.
                            Bu sıçramanın sorunu sadece kuramsaldır. Pratik yönelime sahip hukukçuların, bir bütün olarak
                            hukuk sisteminin hukuki geçerliliğine dair ölçütleri dikkate almasına gerek yoktur. Sadece bun-
                            ların hukuki olarak geçerli oluğunu varsayarlar.
                         Bu  şekilde,  hukuki  akıl,  daha  basit  olgusal  gerçeklerle  ilgili bazı  bilgileri,  yürürlükteki
                         hukuk bilişselliğine dönüştürür. Mecazi olarak konuşmak gerekirse, bu olgusal gerçekleri
                         yürürlükteki hukuka dönüştürür. Bu zihinsel dönüşüm, hukuka dönüşüm olarak adlandırı-
                         labilir (karşılaştırma için: ör. Aarnio, Alexy ve Peczenik 1981, 142; Peczenik 1983, 12).
                            Uppsala  ekolünün  terminolojisi  ödünç  alınarak,  yürürlükteki  hukukun  bir  faraziye
                         olup olmadığı sorusu sorulabilir. Ancak bu tür şüphelerin aynısı, fiziksel olgusal ger-
                         çeklerle  ilgili  olarak  da  ortaya  çıkabilir.  İnsanın  bir  orman  görmesi,  sadece  ormana
                         değil, aynı zamanda gözlemcinin zihnine de bağlı olan bir şeydir. Bir kuş belki de sade-
                         ce belirli ağaçları, bir böcek ise belirli dalları görecek, bunları bir orman olarak yorum-
                         lamayacaktır. Bir başka deyişle, insan beyni renkler, sesler vb. ile ilgili duyusal verileri,
                         kişinin dal, ağaç ve orman bilgisine dönüştürür. Bununla birlikte, ormanı bir faraziye
                         olarak  adlandırmak  garip  olacaktır.  Ormanları  vs.  faraziye  olarak  gören  bir  insanın,
                         normal bir hayat yaşaması mümkün değildir. Ancak yürürlükteki hukuku bir faraziye
                         olarak kabul eden bir kişinin de normal bir hayat yaşaması mümkün değildir; karşılaş-
                         tırma için: yukarıdaki bölüm 5.5.3.
                            Hukuki olmayan olgusal gerçeklerin tanımlanmasından normatif sistemin yürürlük-
                         teki hukuk olduğu ve bu nedenle buna uyulmasının gerekli olduğu vb. sonucuna doğru
   257   258   259   260   261   262   263   264   265   266   267