Page 91 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 91
72 2. Ahlaki Yargıların Rasyonelliği
ve
b. Eğer tüm iyi kılan olgusal gerçekler {F1İYİ(H) ve F2İYİ(H) ve … ve FnİYİ(H)}
gerçekleşirse, o zaman H, her yönüyle düşünüldüğünde iyidir
Yukarıdaki soruya olumlu cevap verilmesi, kuramsal öncüllerden pratik sonuçlara
bir “köprü” bulunduğu anlamına gelir. Birçok felsefeci, bu olguyu, olumsuz cevap ver-
mek için yeterli bir koşul olarak görecektir. Hume’u takip edenler, gereklilik yargısı
bulunmayan öncüllerin zorunluluk yargılarına işaret etmediğini varsayarlar. Yine de
aşağıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi Hume’un “giyotin”i her türlü şüpheden uzak
değildir:
“Etken (ve türleri) için bir hayatta kalma mekanizması olarak dünyada nedenin rolü
hem tefekküre dayalı düşünmenin konusu hem de pratik düşünme yoluyla değişimin nes-
nesi olarak dünyanın temel birliğine tam olarak odaklanabilen üniter bir mekanizma işlevi
görmesini gerektirir. Dolayısıyla önermeleri ve pratik zihinsel faaliyetin içeriğini (noema-
ta) birbirine bağlayan köprü kuran çıkarımlar mevcut olmalıdır” (Castaneda 1975, 333).
Bununla birlikte, aşağıdaki nedenler (a) ve (b)’nin mantıksal olarak doğru olduğu
görüşünün aksini söylemektedir.
1. Pratik ifadelerin pratik anlamı, bunların eylemin nedeni olmalarını da doğrudan
doğruya içerirken, olgu ifadelerinin anlamı ise bunu içermez. Dolayısıyla birincisi-
nin anlamı ikincisinden daha zengindir. Daha az kapsamlı anlamı olan öncüllerden
daha zengin bir sonuç çıkarılamaz (karşılaştırma için: Peczenik ve Spector, 471).
Bu itiraza şöyle cevap verilebilir. Belki de akla gelen tüm gerekli ve iyi kılan olgusal
gerçeklerin bir arada bulunmasını betimleyen bir birleşim önermesi, eylem için yeterli
bir neden olarak kabul edilebilir. Belki de bu birleşimin pratik bir anlamı olduğu ve “A
eylemi bu türden tüm akla gelen ahlaki ölçütleri karşılıyor ve yine de iyi değil” demeyi
mantıksal olarak çelişkili hâle getirdiği iddia edilebilir.
2. İki eylem, aynı anda akla gelen ahlak kuramları ve ölçütlerinin tüm taleplerini yerine
getirebilir ve yine de bu ikisi birbiriyle uyumsuz olabilir ve ikisinin aynı anda ger-
çekleştirilmesi imkânsız olabilir. Örneğin A’nın aynı malı iki farklı alıcı olan B ve
C’ye iki kez sattığını varsayalım. Ahlaki kuramlar, malın hem B’ye hem de C’ye tes-
lim edilmesini talep edebilir, ancak bu imkânsızdır. Sonuç olarak, A’nın malı aynı
anda her iki alıcıya da teslim etmesi gerektiği sonucuna varmak mantıklı değildir.
Bu itiraza da cevap verilebilir. Ahlaki yükümlülük, örneğin bir alternatifli olarak
formüle edilebilir: A, malı B veya C’ye teslim etmelidir. Diğer bir çözüm, ahlaki ölçüt-
lerin, birbiriyle uyumsuz ilk bakışta yükümlülükler arasındaki öncelik sırasını kesin
olarak belirten bazı çatışma normlarını da içerdiğini varsaymaktır.
İtirazlara cevap verilebilmekle birlikte, verilen cevaplar da eleştirilebilir. Dolayısıyla
bu çalışmada, (a) ve (b) tezlerinin (zorunlu olarak) mantıksal anlamda doğru olduğu
görüşünde ısrar etmiyorum.
Bu tür sorunlar, ahlaki iyilik ve zorunluluk ile iyi ve gerekli kılan olgusal gerçekler
arasındaki başka bir ilişkiyi tartışmayı ilginç hâle getirmektedir. En önemli ahlaki ku-
ram veya ölçütü yerine getiren bir eylemin (her yönüyle düşünüldüğünde) iyi ve zorunlu
olduğu varsayılabilir. Aşağıdaki çıkarım da doğru görünmektedir.