Page 46 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 46
1.4 Hukukçular Neden Özel Yorumlama Yöntemlerine İhtiyaç Duyarlar? 27
Öngörülebilirlik, hukuki kararların genel normlara dayanmasından kaynaklanmakta-
dır. “Benzer olan benzer şekilde muamele görmelidir” ilkesi ile gerekçelendirilebilir.
Başka bir deyişle, insanlar, hukukun herkesi kapsayan normlardan oluşmasını beklerler. Bu bek-
lenti, 18. yüzyılın Prusya’sındaki kanunlaştırma faaliyetlerinden ve Kant ile Humboldt’un felse-
fi etkisinden ilham alan ve 19. yüzyılın Alman hukukçuları tarafından etraflıca geliştirilen Hu-
kuk Devleti (Rechtsstaat) kavramının tarihsel evrimini etkilemiştir.
Bununla birlikte, kanundaki ifadeler bazı durumlarda bu ifadeleri yorumlayan kişinin
ahlaki görüşleri ile çatışmaktadır. Benzer olan benzer şekilde muamele görmelidir, ancak
kanun metninde benzerlik ile ilgili bazı ölçütler belirlenmiştir ve yorumlayan kişinin baş-
ka ölçütleri tercih etmek için nedenleri vardır. Bu nedenle, kanunun ifadesine dayalı ola-
rak öngörülebilirliğin artırılması, söz konusu kararın diğer ahlaki hususları daha az dikkate
almasına neden olabilir. Öte yandan, diğer ahlaki hususlarının rolünün artması, öngörüle-
bilirliğin azalmasına neden olabilir. Örneğin haksız sözleşme hükümlerinin geçersizliği ile
ilgili çok açık olan bir mevzuat bu nedenle bazı durumlarda adaletsizliğe neden olabilir-
ken, yalnızca genel nitelikteki bir hüküm, hukuki kararlarla ilgili bir öngörüde bulunulma-
sını zorlaştırabilir. Bu gibi durumlarda, hukuki güvenlik, kişinin öngörülebilirlik ve diğer
ahlaki hususlar arasında en iyi uzlaşmayı bulmaya çalışması anlamına gelir.
Hukuki güvenlik beklentisi, aşağıdaki sonuçları beraberinde getirir. Hukuki kararlar
hukuki normlara dayanmalıdır (aşağıdaki madde 1). Bazı durumlarda, kanunu yorumla-
yan kişinin, bu normları yaratıcı bir şekilde düzeltmesi gerekir (madde 2). Mahkemeler
ve makamlar, bir hukuki normu, ne kadar belirsiz olursa olsun uygulamayı reddetme-
melidir (madde 3).
1. Bu nedenle, mahkemeler ve makamlar, kararlarını hukuki normlara dayandırmakla
yükümlüdürler.
Mattsson (1984, 374) ayrıca hukuk kurallarının normatif olarak mümkün olan uygulama kap-
samının büyük ölçüde belirlenmesi gerektiğini de ifade eder.
İncelenen dava için geçerli bir kanun hükmü yoksa, kararın emsal kararlar, mevzuat
geçmişi, yetkin hukuk literatürü vb. diğer otorite dayanakları ile desteklenmesi gerekir.
Bu görev, hukukçuların kavramsal araçlarına nüfuz eder. Birçok hukukçu, hukuki
muhakeme kavramını, aşağıdaki tezi destekleyecek şekilde anlar: Belirli bir türde dava-
larda verilen kararlar, herhangi bir otorite dayanaklarının desteği olmadan verilirse, bu
kararlar, tanım gereği hukuka uygun değildirler.
2. Öte yandan, mahkemeler ve makamların, hukuki normları ahlaki gerekliliklere uyar-
lamak için özel yorumlama yöntemleri kullanmaları gerekmektedir. Bu görev de
kavramları etkiler. Hukuki muhakeme kavramı, aşağıdaki tezleri destekleyecek şe-
kilde anlaşılabilir: Belirli bir tür davadaki kararlar, yerleşik yargısal muhakeme ge-
leneğine dikkat edilmeden verilirse, bu kararlar tanım gereği hukuka uygun değildir-
ler. Ahlaki hususlara dikkat edilmeden verilmeleri durumunda yine tanım gereği hu-
kuka uygun değildirler.
3. Son olarak, hukuki güvenlik mahkemelerin ve yetkililerin karar vermekten imtina
etmemesi gerektiğini ima eder. İnsanların adalete erişim beklentisi olması nedeniyle,
karar vermekten imtina etmek [ihkak-ı haktan imtina (denegatio iustitiae)] ahlaki
kabul edilemez. Dolayısıyla ihkak-ı haktan imtina (denegatio iustitiae) birçok ülke-
nin yazılı veya örfi kuralları tarafından yasaklanmıştır. Bir konunun kanunda hiç ele