Page 234 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 234

5.5 Hukukun Varlığı Sorunu. Hukuki Realizm                          215

                         5.5.3  Tore Strömberg’in Gelenekselciliği


                         Tore Strömberg, Olivecrona’nın fikirlerini temel alan ancak bazı özgün fikirler de içe-
                         ren bir hukuk kuramı geliştirmiştir.
                            Strömberg, en önemli hukuki düzenlerin, her biri kendi topraklarına sahip olan dev-
                         letlerle bağlantılı olduğuna dikkat çekmiştir. Bir ulusun varlığı, örneğin dünya yüzeyi-
                         nin bir bölümünün İsveç’e ait olduğu ve orada yaşayan insanların çoğunun İsveçli oldu-
                         ğu yönündeki yaygın bir inanca dayanır. Strömberg, İsveç hukuk düzeni kavramının,
                         başka  bir  anlatımla  geçerli  İsveç  hukukunun  geleneksel  olduğu  sonucuna  varmıştır.
                         Örneğin 1970 tarihli Gayrimenkul Kanunu’nun geçerli bir İsveç kanunu olduğu öner-
                         mesi doğrulanmaya çalışılırsa, nihai aşamada bu önerme için hiçbir temel bulunamaz,
                         yalnızca durumun böyle olduğuna dair yaygın bir inanç bulunur. Strömberg bu inancı
                         bir toplumsal sözleşme olarak adlandırmıştır (karşılaştırma için: Strömberg 1980, 39 ve
                         devamı).
                            Geleneğin nedenleri karmaşıktır. Strömberg, diğer kanunların temel aldığı anayasada
                         ifade edilen, tarihsel olarak bilinen bir güç ve otorite ideolojisini vurgulamıştır.
                            Bu  nedenle  hukuk  kuralları,  belirli  bir  bölgede  geçerli  olarak  kabul  edilir.
                         Strömberg’e göre, hukuk kurallarının “bağlayıcı gücüne” olan inanç metafizik niteliğe
                         sahiptir, var olan hiçbir şeye karşılık gelmez, ancak yine de hukukun etkinliği ve insan-
                         ların davranışlarına yön verme kabiliyeti için bir koşul oluşturur.
                            Strömberg’e göre hukuk kurallarının içeriğinin bir kısmı olgusal gerçeklere (insanla-
                         rın eylemleri ve durumlarına) karşılık gelir, bir kısmı ise gelmez. İçeriğin gerçek olma-
                         yan kısmı, hukuki geçerlilik fikri ile birlikte farazi hukuki nitelikler ve yetkinliklerden
                         oluşmaktadır (karşılaştırma için: Strömberg 1980, 63 ve devamı).
                            Strömberg’e göre, tüm hukuk düzeni davranış kuralları, vasıflandırma kuralları ve
                         yetkinlik kuralları olmak üzere üç tür kuraldan oluşan bir sistem olarak sunulabilir (kar-
                         şılaştırma  için:  bölüm  5.5.3  aşağıdaki).  Hukuk  düzeni  ayrıca  kuralların  zaman  ve
                         mekânda belirlenen bireysel karşılıklarını, bu bağlamda davranışla ilgili bireysel mec-
                         buriyetleri  (örneğin  bir  ödeme  emri),  vasıflandırma  eylemlerini  (örneğin  bir  vasinin
                         atanması) ve yetkinlik eylemlerini (örneğin bir izin alınması) içerir. Bir hukuki yüküm-
                         lülük, vasıf veya yetkinlik, ancak sırası geldiğinde bunu yapmaya yetkin olan bir kişi
                         tarafından oluşturulabilir. Dolayısıyla tüm hukuki yetkinlikler, nihai olarak anayasanın
                         varsayılan  geçerliliğine  dayanmaktadır.  Bu  bağlamda  Strömberg,  Alf  Ross’un  Kel-
                         sen’den esinlenen ve ulusal bir hukuk düzeninin tüm kurallarının anlamının, birbiriyle
                         ilişkili parçaların bütünlüğünü oluşturduğu fikrini kabul etmiştir (bkz. aşağıdaki bölüm
                         5.5.4). Bu bütünlük, nihai olarak, bir toplumsal sözleşmeye dayanır.
                            Buradan hareketle Strömberg, “yürürlükteki hukuk” kavramının, var olan hiçbir şeye
                         atıfta bulunmadığını iddia eder. Bunun nedeni insanların hukuk kurallarını düşünmeme-
                         si  durumunda,  yürürlükteki  hukuk  kurallarının  yok  olacağı  gerçeğidir.  Peki  aynısı,
                         maddi  şeyler  için  de  söylenemez  mi?  İnsanın  şu  anda  ve  burada  bir  orman  görmesi,
                         sadece ormana değil, aynı zamanda gözlemcinin gözlerine ve zihnine de bağlıdır. Bir
                         kuş, belki de sadece belirli ağaçları fark edecektir. Bir böcek, bir ağaç ile bağlantılan-
                         dırmaksızın sadece ayrı dalları görebilir. Duyuları tarafından sağlanan verileri yorum-
                         lama yeteneği olmasaydı, kişi belki de dalları, ağaçları veya ormanları değil, renkleri,
   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239