Page 202 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 202

5.3 Hukuk ve Ahlak - Hukuki Pozitivizm                              183

                         Yürürlükteki hukuki normları inceleyin, başka bir şeyi değil! İkincisi, hukuki normların
                         belirli bir “gereklilikler dünyası” vb. oluşturduğuna ilişkin tartışmalı felsefi tezdir. İkin-
                         ci bileşen ilk bileşene işaret edebilir, ancak birinci bileşenin aynı zamanda bağımsız bir
                         gerekçesi de vardır.
                            Felsefi bir bakış açısından, “gereklilikler dünyası”, Popper’ın “3. dünya”sının özel
                         bir durumu olarak kabul edilebilir; karşılaştırma için: aşağıdaki bölüm 5.5.6.
                            Kelsen’in kuramının “saflığı” aynı zamanda ahlaki unsurlardan da kurtulmuş olduğu
                         anlamına gelir. Kelsen’e göre ahlak hukuktan farklıdır çünkü yalnızca hukukta organize
                         bir yaptırım öngörülmektedir. Ayrıca aynı toplumda birden fazla ahlaki sistem (örneğin
                         Hristiyan ahlak sistemi ve İslami ahlak sistemi) bir arada var olabilir. Hangisinin daha
                         iyi olduğu, bilimsel olarak kanıtlanamaz. Böylelikle hukuk, herhangi bir ahlaktan ba-
                         ğımsız olarak kendi iyilik ve gereklilik ölçütlerini yaratır. Ahlaki bir sistem, hukukun
                         içeriğini nedensel olarak etkileyebilir ancak hukuki geçerliliği ile ilgisi yoktur.
                            “Değerlerin  göreli  olduğu  varsayılırsa  ve  dolayısıyla  genelde  hukuk  ve  ahlakın,
                         özelde ise hukuk ve adaletin birbirinden farklı olduğu iddia edilirse, bu iddia, hukuk
                         kavramının ahlak ve adaletle hiçbir ilgisi olmadığı ya da ‘hukuk’ kavramının, ‘iyi’ kav-
                         ramının kapsamına girmediği anlamına gelmez. Çünkü ‘iyi’ kavramı, ‘meydana gelmesi
                         gerekli olan’ bir norma karşılık gelen şey dışında başka bir şekilde tanımlanamaz ve
                         eğer hukuk norm olarak tanımlanırsa, buradan kanuna uygun olanın iyi olduğu sonucu
                         çıkar. Hukuku ahlaktan ve adaletten ayırma iddiası yalnızca, bir hukuk düzeninin ahlaka
                         uygun veya aykırı, adil veya adaletsiz olarak değerlendirilmesi hâlinde, hukuk düzeni-
                         nin ‘tek bir’ ahlakla değil, olası birçok ahlaki sistemden biriyle ilişkisinin ifade edilmesi
                         anlamına gelir.  (B)ir pozitif  hukuk düzeninin  geçerliliği,  herhangi bir  ahlaki  sistemle
                         karşılıklılığından bağımsızdır” (Kelsen 1960, 68-69).
                            “Pozitif bir hukuki normun geçerliliği tartışılırken, bununla uyumlu olmayan bir ah-
                         laki normun geçerliliği göz ardı edilmeli ve bir adalet normunun geçerliliği tartışılırken,
                         bununla uyumlu olmayan bir pozitif hukuki normun geçerliliği göz ardı edilmelidir. Her
                         ikisi de aynı anda geçerli sayılamaz” (Kelsen 1960, 361).
                            Tartışmalı olsa da birçok ahlaki sistem olduğu tezi akla yatkındır. Ancak bu, “yürür-
                         lükteki hukuk” kavramının ahlaktan bağımsız olduğu anlamına gelmez. Örneğin “yürür-
                         lükteki hukuk” kavramı, aşırı derecede ahlaka aykırı bir “hukuk”un yürürlükteki hukuk
                         olmadığı anlamına gelecek şekilde yorumlanabilir. Bu durumda, her birey, desteklediği
                         ahlaki  sistemin  bazı  asgari  gerekliliklerini  yerine  getirip  getirmediğine  bağlı  olarak,
                         normatif bir sistemi yürürlükteki hukuk olarak kabul eder veya etmez. Bu soruya daha
                         sonra döneceğim; karşılaştırma için: bölüm 5.8.3.
                            Kelsen’e göre hukuk düzeni, bir zor kullanma düzeni, yaptırıma bağlı bir düzendir.
                         Kelsen aşağıdaki sonuca varmaktadır: “(Z)or kullanılmasını öngörmeyen tüm normlar
                         [...]  eksik  normlardır,  sadece  zor  kullanılmasını  öngören  normlarla  bağlantılı  olarak
                         geçerlidirler” (Kelsen 1960, 59).
                            Buradan hareketle özel hukuk normları, ihlal edilmeleri durumunda yaptırımlar (ha-
                         ciz, ceza vb.) getiren diğer normlar sayesinde geçerlidir.
                            Bu kuramın çağdaş refah devletine olduğu kadar “minimal devlet”e veya 19. yüzyı-
                         lın gece bekçisi devletine uygun olup olmadığı merak edilebilir. Şüphesiz modern dev-
   197   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207