Page 75 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 75

GEREKÇELERİN YAZILMASI: HÂKİMLER İÇİN EL KİTABI

                         tan bir “sorun ifadesi” ortaya koyar. Benzer şekilde soruna dayalı bir yapı, sorunu en başta
                         ön plana çıkarır ve gerekçeli kararın tartışmacı yapısını bu sorunun üzerine kurar. Yukarıda
                         da gördüğümüz gibi paragraf organizasyonu da “bağlam önce gelir” ilkesine bağlıdır. Dahası
                         paragrafların nispeten az olan kapsamı, bize ilkeyi önemli ölçüde ayrıntılı bir şekilde uygu-
                         lama ve genişletme fırsatı verir. Bunu yapmak için hem genel olarak hem de blok hâlindeki
                         alıntılara girişlerde “odaklanma önce gelir” ve “düşünce önce gelir” stratejilerinin kullanım
                         yollarını araştıracağız.
                           Son kısımda, süreklilik veya akış oluşturarak paragrafları kendi içinde birleştirmenin yol-
                         larını ele alacağız.
                         4.04  GENEL OLARAK “ODAKLANMA ÖNCE GELİR” VE “DÜŞÜNCE
                              ÖNCE GELİR”
                         Konu cümleleri, “bağlam önce gelir” temel ilkesini uygulamaya koydukları için yararlıdır.
                         Gerekçeli kararın gerekçelerinde, diğer tartışmacı yazı türlerinde olduğu gibi, yukarıda alın-
                         tılanan  türden  paragraflar  genellikle  bir  giriş  bağlamı  oluşturma  konusunda  iki  yol  sunar:
                         Birini  “odaklanma önce gelir”,  diğerini  ise  “düşünce önce gelir”  olarak  adlandırıyorum.
                         Gerekçeli  kararlarda,  her  ikisi  de  girişleri,  kısımları,  paragrafları  ve  hatta  zaman  zaman
                         cümleleri organize etmek üzere kullanılabilir. Prensip olarak bu stratejilerin her birinin arka-
                         sındaki  mantık  hemen  hemen  aynıdır:  “bağlam  önce  gelir,  ayrıntılar  sonra”.  Göreceğimiz
                         üzere temel fark retoriktir: Okuyucuları farklı şekillerde ve farklı entelektüel ve duygusal
                         etkilerle yönlendirirler. Bir gerekçeli karara sadece bir sorun beyanı ile mi yoksa bir sorun
                         beyanının yanı sıra çözümü ile mi bir giriş yapılması gerektiğini düşünürken bu farklılıklar-
                         dan bazılarıyla zaten karşılaşmıştık: karar.
                           “Odaklanma önce gelir” ve “düşünce önce gelir” arasındaki en önemli farklar, Ezop’un
                         basit ve akılda kalıcı bir masalı olan “kurt ile kuzu” masalını düşünürsek netleşecektir. Bu
                         masalı üç farklı versiyonda anlatalım: “düşünce sonra gelir” versiyonu (Ezop’un orijinali),
                         “odaklanma önce gelir” versiyonu ve “düşünce önce gelir” versiyonu.
                           Önce hepimizin aşina olduğu, hikâyenin ahlaki bir sonuca ulaştığı, Ezop’un kendi versi-
                         yonu ile başlayalım.
                               Bir zamanlar kuzunun tadını çok seven aç bir kurt varmış. Gözetlediği koyun sürüsü
                             ise bir çoban ve köpekleri tarafından iyi korunuyormuş. Bir gün yerde bir koyun derisi
                             görünce kurdun aklına bir fikir gelmiş. Deriyi üzerine sararak koyunların arasına girmiş.
                               Koyun derisinin annesine ait olduğunu düşünen bir kuzu, koyun postu içindeki kurdu
                             takip etmeye başlamış ve kısa süre sonra sürüden uzaklaşmışlar.
                               Fırsatı yakalayan kurt kuzuyu yakalamış, doyurucu bir yemek yemiş ve açgözlülükle
                             bir sonraki ziyafetinin hayalini kurmuş.
                               Dış görünüş aldatıcıdır.
                           Çoğu okuyucuya göre bu masal ayrıntılarla başlasa da aslında örtük bir bağlamla gelir:
                         Ezop’un bir masalını bile okuduysak sonunda bir ahlak dersi bekleriz. Bu çok güven verici-
                         dir.  Ancak  son  cümleye  ulaşana  kadar  “düşünceyi”  öğrenemeyiz.  Okuma  deneyimi,  tüm
                         anlatı ayrıntılarının önemini bilme arzumuz ve sonunda bunun, bir aydınlanma patlamasıyla
                         ortaya çıkacağına dair güven duygumuz nedeniyle sürükleyicidir. Gerekçeli karar okuyanla-

                                                           56
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80